Yüzlerce kişilik omuz omuza bir kalabalık içinde olduğunuzu düşünün. Herkesin sürekli olarak bir sağa bir sola olmak üzere rastgele hareket etmesi istense, üstelik de karanlıkta... Hiç kimseye çarpmadan hareket etmeniz uymanız mümkün olabilir miydi? Şüphesiz hayır!
Bizim için mümkün olmayan bu hareketler balıklar için çok kolaydır. Çünkü balıklar "yanal çizgi" olarak adlandırılan mükemmel bir duyu sistemine sahip olarak yaratılmışlardır. Bu sistem, vücudun her iki yanında boyuna uzanan noktalar veya kesik çizgiler halindedir. Sistemin duyu hücreleri, deri altında bir kanal içerisinde yer alır
Dış ortamda olabilecek en küçük bir basınç değişimi, su dalgalanması, akıntı şiddeti ve yönü, yanal çizgiler sayesinde hemen saptanır. Kara hayvanlarının duyularının tersine balıklar suyun basınç dalgalarını ve kimyasalları taşımayla, bulundurma özelliğini kullanırlar. Balıklar bu özel duyuları aracılığı ile titreşimleri yarı hissedebilir ve yarı duyabilirler. Bu sayede bir düşmanın veya engelin varlığını nesneyi henüz görmeden fark edebilirler. Avlarının yerini veya düşmanlarının konumunu belirleyebilir, su akıntılarının içerisinde yönlerini bulabilirler. Yanal çizgi özellikle yakındaki düşük frekanslı titreşimlere duyarlıdır. Bu sayede balıklar kıyıdaki adımları veya suyun yüzeyine düşen bir cismi dahi hemen fark eder ve buna göre önlem alırlar.
Kıyıda konuşabilir, şarkı söyleyebilir veya radyo çalabilirsiniz. Çünkü balıklar bunlardan ürkmeyeceklerdir. Ancak suyla bağlantısı olan bir şeyi hareket ettirecek bir şey yapacak olursanız; örneğin iskeleyi sarsarsanız ya da suya taş atarsanız tüm balıklar ortadan kaybolacaklardır.
Yakındaki nesneler kendilerine ulaşan dalgayı geri yansıtırlar. Bu şekilde bir dalganın sahile vurması gibi geriye dönen dalgalar çok ufak aralıklarla balığın vücuduna ulaşırlar. Balıktaki yanal çizgiler bu zaman farklılıklarını analiz eder ve balık elde edilen bilgiden geriye yansıyan dalgalarla etrafındaki görüntüyü anlar. Balık daha hızlı yüzerek ve daha fazla dalga meydana getirerek daha fazla bilgi edinebilir.
Sistem çok detaylı bir tarama yapabilecek kadar mükemmel çalışır. Örneğin Meksika kör mağara balığı yaşadığı mağaranın karanlığında görebilmek için tamamen yanal çizgilerine bağımlıdır. Gözleri olmadığı halde toplu iğne başından daha küçük nesneleri algılayabilir.54
Özellikle düşük görüş kapasitesi olan sularda, birbirine yakın kalabalık gruplar halinde yüzen balıklar da, hızlı manevraları hissetmek için yanal çizgilerinden faydalanırlar.55
Balığın bu duyu organı oldukça kompleks bir yapıdadır. Böyle bir duyu sisteminin rastgele tesadüflerle, zaman içinde aşama aşama oluşması elbette mümkün değildir. Ayrıca sistemin tek bir defada ortaya çıkması da balığın yaşamını sürdürmesi bakımından zorunludur. Bu durum da, balıkların evrimcilerin iddia ettikleri gibi kademeli değişikliklerle evrimleşerek ortaya çıkmadıklarını, Allah'ın onları eksiksiz ve kusursuz bir şekilde yaratmış olduğunun bir başka göstergesidir.
Bizim için mümkün olmayan bu hareketler balıklar için çok kolaydır. Çünkü balıklar "yanal çizgi" olarak adlandırılan mükemmel bir duyu sistemine sahip olarak yaratılmışlardır. Bu sistem, vücudun her iki yanında boyuna uzanan noktalar veya kesik çizgiler halindedir. Sistemin duyu hücreleri, deri altında bir kanal içerisinde yer alır
Dış ortamda olabilecek en küçük bir basınç değişimi, su dalgalanması, akıntı şiddeti ve yönü, yanal çizgiler sayesinde hemen saptanır. Kara hayvanlarının duyularının tersine balıklar suyun basınç dalgalarını ve kimyasalları taşımayla, bulundurma özelliğini kullanırlar. Balıklar bu özel duyuları aracılığı ile titreşimleri yarı hissedebilir ve yarı duyabilirler. Bu sayede bir düşmanın veya engelin varlığını nesneyi henüz görmeden fark edebilirler. Avlarının yerini veya düşmanlarının konumunu belirleyebilir, su akıntılarının içerisinde yönlerini bulabilirler. Yanal çizgi özellikle yakındaki düşük frekanslı titreşimlere duyarlıdır. Bu sayede balıklar kıyıdaki adımları veya suyun yüzeyine düşen bir cismi dahi hemen fark eder ve buna göre önlem alırlar.
Kıyıda konuşabilir, şarkı söyleyebilir veya radyo çalabilirsiniz. Çünkü balıklar bunlardan ürkmeyeceklerdir. Ancak suyla bağlantısı olan bir şeyi hareket ettirecek bir şey yapacak olursanız; örneğin iskeleyi sarsarsanız ya da suya taş atarsanız tüm balıklar ortadan kaybolacaklardır.
Yakındaki nesneler kendilerine ulaşan dalgayı geri yansıtırlar. Bu şekilde bir dalganın sahile vurması gibi geriye dönen dalgalar çok ufak aralıklarla balığın vücuduna ulaşırlar. Balıktaki yanal çizgiler bu zaman farklılıklarını analiz eder ve balık elde edilen bilgiden geriye yansıyan dalgalarla etrafındaki görüntüyü anlar. Balık daha hızlı yüzerek ve daha fazla dalga meydana getirerek daha fazla bilgi edinebilir.
Sistem çok detaylı bir tarama yapabilecek kadar mükemmel çalışır. Örneğin Meksika kör mağara balığı yaşadığı mağaranın karanlığında görebilmek için tamamen yanal çizgilerine bağımlıdır. Gözleri olmadığı halde toplu iğne başından daha küçük nesneleri algılayabilir.54
Özellikle düşük görüş kapasitesi olan sularda, birbirine yakın kalabalık gruplar halinde yüzen balıklar da, hızlı manevraları hissetmek için yanal çizgilerinden faydalanırlar.55
Balığın bu duyu organı oldukça kompleks bir yapıdadır. Böyle bir duyu sisteminin rastgele tesadüflerle, zaman içinde aşama aşama oluşması elbette mümkün değildir. Ayrıca sistemin tek bir defada ortaya çıkması da balığın yaşamını sürdürmesi bakımından zorunludur. Bu durum da, balıkların evrimcilerin iddia ettikleri gibi kademeli değişikliklerle evrimleşerek ortaya çıkmadıklarını, Allah'ın onları eksiksiz ve kusursuz bir şekilde yaratmış olduğunun bir başka göstergesidir.