1 Nisan 2010 Perşembe

DÜNYANIN EN İNCE BESLENME BORUSU


Bir sivrisineğin çok çabuk kan emebilmesi hayati bir öneme sahiptir. Bunun için de sivrisineğin kan emme sistemi, kanın yapısı ile % 100 uyumlu olmalıdır.

Kanın akışkanlığı, çoğu sıvıdan farklı olarak içinde aktığı tüpün çapına bağlı olarak değişir. Büyük çaplı tüplerde alyuvarlar kan sıvısı içinde rastgele dağılarak rahatça hareket edebilirler. Ama milimetrenin onda birinden küçük çaptaki tüplerde kanın akışkanlığı düşmeye başlar. Çünkü bu çaptaki borularda kan hücreleri yassılaşarak tüpün merkezinde yoğunlaşırlar. Milimetrenin "yüzde birinden küçük" çaplı borularda ise kanın akışkanlığı en az miktarda gerçekleşir. Çünkü kan hücresinin çapı borununkine yaklaşmıştır ve kan emmek, bir kamışla bezelyeleri emmek kadar zorlaşmıştır.

İşte bu noktada kan emerek beslenen canlıları incelediğimizde şaşırtıcı bir uyumla karşılaşırız. Sivrisineklerin ve diğer kanla beslenen canlıların emme borularının çapı milimetrenin yüzde birinin altına düşmez.43 Bu sayede bu canlılar kan emerken hiçbir zorluk çekmezler.


Bu konuda istisna olmaması ve aynı mükemmelliğin kan ile beslenen bütün canlılarda olması dikkat çekicidir. Tüm böcekler kan hücrelerinin çapını ölçmüş ve ona göre bir boru dizayn etmiş olabilirler mi? Yoksa çeşitli denemelerde bulunmuş ve bu denemeler sonucunda kan hücrelerinin geçebileceği kadar geniş ama aynı zamanda da hücrelerin hareket kabiliyetlerini kısıtlamayacak kadar küçük bir boru tespit etmiş olabilirler mi? Eğer böyle ise ilk başta hata yapmış olanlar, soylarını yok olmaktan kurtaracak bu tecrübeyi sonraki nesillere aktarmayı nasıl başarmış olabilirler?

Elbette bunlar gerçekleşmesi kesinlikle mümkün olmayan ihtimallerdir. Öncelikle bir böceğin başka bir canlının vücut yapısından, bu canlının damarlarında kanın dolaştığından, bu kanın içinde çeşitli hücrelerin bulunduğundan, bu hücrelerin kanın akışkanlığını etkilediklerinden haberdar olması gibi bir durum söz konusu değildir.

Bir kitapta ya da dergide sivrisineklerin vücut yapılarının tam kan emmeye uygun niteliklerde olduğuna dair bir haber okuduğunda normal akla sahip bir insanın aklına asla böyle ihtimaller gelmeyecektir. Bunu böceğin bir gün kendi kendine keşfettiğini de düşünmeyecektir. Çünkü bu uyumun tesadüfen oluşamayacağı akıl sahibi her insanın takdir edebileceği kadar açıktır.

Kaldı ki sivrisineğin kan emebilmesi için, kan hücrelerinin geçebileceği büyüklükte bir borusunun olması da tek başına yeterli değildir. Her şeyden önce kanı boru içinde hareket ettirecek bir kuvvete, dolayısıyla bu kuvveti ortaya çıkaracak bir sisteme de ihtiyaç vardır. Sivrisineklerin kafalarının içinde kaslar ve bu kaslar kasıldığında genişleyen boşluklar vardır. Kaslar kasılır ve genişleme ile birlikte basınçta düşme gerçekleşir. Bunun sonucu olarak kan beslenme borusunun içinde yukarı doğru akar.

Sivrisineklerdeki bu mükemmel mekanizmaların nasıl ortaya çıktığı sorusunun tek bir açıklaması vardır: Kan hücresi de, içinden geçeceği boru da kendilerine sahip oldukları özellikleri veren bir güç tarafından yaratılmıştır.