Yarasaları ilginç kılan özelliklerinin başında, olağanüstü yön bulma yetenekleri gelir. Yarasaların bu yeteneği, bilim adamları tarafından yürütülen bir dizi deneyle ortaya çıkarılmıştır.
Allah her canlıya yaratmasındaki büyüklüğü, eşsiz tasarımı göstermek için, çeşitli özellikler vermiştir. Bu özellikler insanı hayran bırakan muazzam bir aklın eseridir.
Yarasalar da Allah'ın eşsiz yaratması için verilebilecek güzel örneklerdendir. Bilim adamlarının yaptıkları deneyler sonucunda bu canlıların yeni özellikleri keşfedilmektedir.
Bilim adamlarının yaptığı deneylerde, yarasa karanlık bir odaya bırakılmıştır. Daha sonra odanın diğer ucuna bir sinek yerleştirilmiş ve yarasanın hareketleri gece görüş özelliği olan kameralarla takip edilmiştir. Sinek havada daha ilk kanat çırpışlarını yaparken odanın bir ucundan hızla harekete geçen yarasa doğrudan sineğin yanına gelerek onu avlamıştır. Bu deney ile yarasaların karanlıkta bile işleyen çok keskin bir algılama kabiliyeti olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak yarasanın bu üstün algılaması nereden kaynaklanmaktadır? İşitme duyusundan mı, yoksa sahip olduğu özel bir gece görüş sisteminden mi?
Bu soruların cevabını arayan bilim adamları ikinci bir deney daha yapmışlardır. Bu sefer odaya bir tırtıl konmuş ve üzeri bir gazete sayfası ile örtülmüştür. Yarasa, hiç zaman kaybetmeden, yerdeki gazete sayfasını kaldırarak tırtılı yemiştir. Bu sonuç, yarasanın yön bulma yeteneğinin görme duyusuyla ilgili olmadığını göstermektedir.
Bilim adamları yarasalarla ilgili deneylerine devam etmişlerdir: Uzun bir koridorun bir ucuna yarasa, diğer ucuna ise yem olarak bir grup kelebek yerleştirilmiştir. Ancak bundan önce koridoru diklemesine kesen, birbirine paralel duvarlar yapılmıştır. Daha sonra da bu duvarların her birine, ancak bir yarasanın geçebileceği kadar genişlikte birer delik açılmıştır. Deliklerin özelliği her duvarın farklı bir noktasında olmalarıdır. Yani yarasanın bu duvarları aşması için adeta "slalom" yarışı yapan kayakçılar gibi sürekli manevra yapması gerekecektir.
Yarasa ilk duvara yaklaştığında doğrudan deliğe doğru hareket ederek buradan kolaylıkla geçmiştir. Bundan sonraki her duvarda aynı şey gözlemlenmiştir: Yarasa duvara çarpmak bir yana, duvar yüzeyindeki deliği aramaya bile gerek duymamaktadır. Son duvarı da rahatlıkla geçen yarasa burada yakaladığı kelebeklerle karnını doyurmaktadır.
Bu durum karşısında hayranlıklarını gizleyemeyen bilim adamları, yarasanın algılamasındaki hassasiyeti anlamak için son bir deney daha yapmaya karar vermişlerdir. Bu kez amaç yarasanın algı sınırlarını daha kesin belirlemektir. Yine uzun bir tünel hazırlanmış ve tünel boyunca 0.6 mm kalınlığındaki çelik teller tavandan yere inecek şekilde dağınık bir tarzda gerilmiştir. Yarasa, deneyi yapanları bir kez daha şaşırtarak, gerili tellerden hiç birine takılmadan, tek seferde aralarından geçerek yolculuğunu başarıyla tamamlamıştır. Yarasanın bu uçuşu, 0.6 mm kalınlığındaki telleri bile uzaktan algılayabildiğini göstermektedir. Yapılan diğer araştırmalar da yarasaların bu inanılmaz algılama yeteneklerinin, sahip oldukları özel bir sonar sistemine bağlı olduğunu göstermiştir. (www.hayvanlaralemi.net)
Yarasalar, etraflarındaki cisimleri algılamak için, yüksek titreşimli ses dalgaları yayarlar. İnsanlar tarafından duyulamayan bu dalgaların yankıları yarasa tarafından algılanır ve böylece hayvan içinde bulunduğu ortamın bir tür 'harita'sını çıkarır. Yani yarasanın havada uçan küçücük bir sineği algılaması, çıkardığı seslerin sineğe çarpıp geri dönmesiyle oluşan yankıya dayanır. Yarasanın sonarla yön bulması, yaydığı seslerin kendisine geri dönme süreleri arasındaki farkı hesaplaması sayesinde mümkün olmaktadır.
Doppler etkisi denen fizik kuralına göre, hareket halindeki bir cisme çarpan sesin frekansı değişir. Yarasa sanki Doppler etkisini bilirmişçesine, hareketli cisimlere doğru yolladığı ses dalgalarını değiştirir. İşte bu noktada yarasa sonarının olağanüstü bir yönü daha ortaya çıkar. Allah yarasanın işitme sistemini yalnızca kendi sesini duyacak biçimde yaratmıştır.
Allah her canlıya yaratmasındaki büyüklüğü, eşsiz tasarımı göstermek için, çeşitli özellikler vermiştir. Bu özellikler insanı hayran bırakan muazzam bir aklın eseridir.
Yarasalar da Allah'ın eşsiz yaratması için verilebilecek güzel örneklerdendir. Bilim adamlarının yaptıkları deneyler sonucunda bu canlıların yeni özellikleri keşfedilmektedir.
Bilim adamlarının yaptığı deneylerde, yarasa karanlık bir odaya bırakılmıştır. Daha sonra odanın diğer ucuna bir sinek yerleştirilmiş ve yarasanın hareketleri gece görüş özelliği olan kameralarla takip edilmiştir. Sinek havada daha ilk kanat çırpışlarını yaparken odanın bir ucundan hızla harekete geçen yarasa doğrudan sineğin yanına gelerek onu avlamıştır. Bu deney ile yarasaların karanlıkta bile işleyen çok keskin bir algılama kabiliyeti olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak yarasanın bu üstün algılaması nereden kaynaklanmaktadır? İşitme duyusundan mı, yoksa sahip olduğu özel bir gece görüş sisteminden mi?
Bu soruların cevabını arayan bilim adamları ikinci bir deney daha yapmışlardır. Bu sefer odaya bir tırtıl konmuş ve üzeri bir gazete sayfası ile örtülmüştür. Yarasa, hiç zaman kaybetmeden, yerdeki gazete sayfasını kaldırarak tırtılı yemiştir. Bu sonuç, yarasanın yön bulma yeteneğinin görme duyusuyla ilgili olmadığını göstermektedir.
Bilim adamları yarasalarla ilgili deneylerine devam etmişlerdir: Uzun bir koridorun bir ucuna yarasa, diğer ucuna ise yem olarak bir grup kelebek yerleştirilmiştir. Ancak bundan önce koridoru diklemesine kesen, birbirine paralel duvarlar yapılmıştır. Daha sonra da bu duvarların her birine, ancak bir yarasanın geçebileceği kadar genişlikte birer delik açılmıştır. Deliklerin özelliği her duvarın farklı bir noktasında olmalarıdır. Yani yarasanın bu duvarları aşması için adeta "slalom" yarışı yapan kayakçılar gibi sürekli manevra yapması gerekecektir.
Yarasa ilk duvara yaklaştığında doğrudan deliğe doğru hareket ederek buradan kolaylıkla geçmiştir. Bundan sonraki her duvarda aynı şey gözlemlenmiştir: Yarasa duvara çarpmak bir yana, duvar yüzeyindeki deliği aramaya bile gerek duymamaktadır. Son duvarı da rahatlıkla geçen yarasa burada yakaladığı kelebeklerle karnını doyurmaktadır.
Bu durum karşısında hayranlıklarını gizleyemeyen bilim adamları, yarasanın algılamasındaki hassasiyeti anlamak için son bir deney daha yapmaya karar vermişlerdir. Bu kez amaç yarasanın algı sınırlarını daha kesin belirlemektir. Yine uzun bir tünel hazırlanmış ve tünel boyunca 0.6 mm kalınlığındaki çelik teller tavandan yere inecek şekilde dağınık bir tarzda gerilmiştir. Yarasa, deneyi yapanları bir kez daha şaşırtarak, gerili tellerden hiç birine takılmadan, tek seferde aralarından geçerek yolculuğunu başarıyla tamamlamıştır. Yarasanın bu uçuşu, 0.6 mm kalınlığındaki telleri bile uzaktan algılayabildiğini göstermektedir. Yapılan diğer araştırmalar da yarasaların bu inanılmaz algılama yeteneklerinin, sahip oldukları özel bir sonar sistemine bağlı olduğunu göstermiştir. (www.hayvanlaralemi.net)
Yarasalar, etraflarındaki cisimleri algılamak için, yüksek titreşimli ses dalgaları yayarlar. İnsanlar tarafından duyulamayan bu dalgaların yankıları yarasa tarafından algılanır ve böylece hayvan içinde bulunduğu ortamın bir tür 'harita'sını çıkarır. Yani yarasanın havada uçan küçücük bir sineği algılaması, çıkardığı seslerin sineğe çarpıp geri dönmesiyle oluşan yankıya dayanır. Yarasanın sonarla yön bulması, yaydığı seslerin kendisine geri dönme süreleri arasındaki farkı hesaplaması sayesinde mümkün olmaktadır.
Doppler etkisi denen fizik kuralına göre, hareket halindeki bir cisme çarpan sesin frekansı değişir. Yarasa sanki Doppler etkisini bilirmişçesine, hareketli cisimlere doğru yolladığı ses dalgalarını değiştirir. İşte bu noktada yarasa sonarının olağanüstü bir yönü daha ortaya çıkar. Allah yarasanın işitme sistemini yalnızca kendi sesini duyacak biçimde yaratmıştır.